
6.3
Elbette, işte Nietzsche'nin İtalya'nın Torino şehrinde geçirdiği aylar hakkında sinematografik bir deneme, orijinal yazılarından alıntılarla:
Karanlık bir odada, Nietzsche'nin kafası karışık düşüncelerle doludur. Dışarıda, Torino'nun sokakları canlı ve hareketlidir. Nietzsche'nin iç sesi yankılanır: "Benim için en büyük tehlike, insanların beni anlamasıdır. Çünkü ben bir şimşek gibiyim, karanlık bir gecede parlarım ve sonra hemen kaybolurum."
Nietzsche, şehrin sokaklarında dolaşırken, insanların yüzlerindeki ifadeleri inceler. Bir çocuğun neşeli gülüşü, bir kadının hüzünlü bakışları... Nietzsche'nin iç sesi devam eder: "İnsanlar beni anlamazlar, çünkü ben onlardan farklıyım. Ben bir özgür ruhum, zincirlerle bağlı değilim."
Torino'nun tarihi binaları ve dar sokakları Nietzsche'yi büyüler. Bir gün, bir kilisenin önünde durur ve iç sesi şöyle der: "Tanrı öldü. Biz onu öldürdük. Şimdi ne yapacağız? İnsanlığın yeni bir anlam arayışına girmesi gerekiyor."
Nietzsche, şehrin tepelerine doğru yürürken, manzaranın güzelliği onu etkiler. İç sesi şöyle devam eder: "Benim için en büyük mutluluk, doğanın güzelliğini görmektir. Doğa benim ilham kaynağımdır, benim ruhumu besler."
Sonunda, Nietzsche'nin zihni berraklaşır ve iç sesi şöyle der: "Ben bir filozofum, benim görevim insanlığa yeni bir perspektif sunmaktır. Torino'da geçirdiğim aylar, benim düşüncelerimi derinleştirdi ve bana yeni bir vizyon kazandırdı."
Nietzsche, Torino'nun tepelerinden şehri seyrederken, iç sesiyle son kez konuşur: "Benim için en büyük zafer, kendi varlığımı kabul etmektir. Ben Nietzsche'yim, benim felsefem beni özgür kılar." Ve o an, Nietzsche'nin yüzünde bir gülümseme belirir.
Filme Yorum Yaz