6.4/ 10
1 9
Der Mann, der die Welt aß
6.4
Bir hikaye: Erkek kibirinden, bastırılmış duygulardan, bilinçsiz depresyondan ve kırılganlığın yer bulamadığı bir kapitalist dünyada başarı için verilen zor mücadeleden bahseder. Bir zamanlar, başarılı bir işadamı olan Ahmet, dışarıdan bakıldığında mükemmel bir hayata sahip gibi görünüyordu. Lüks bir evi, pahalı arabaları ve prestijli bir kariyeri vardı. Ancak, iç dünyasında farklı bir hikaye yazılıyordu. Ahmet, çocukluğundan beri toplumun erkeklerden beklediği güçlü, duygusuz ve başarılı olma baskısı altında büyümüştü. Babası da aynı şekilde yetiştirilmişti ve Ahmet'e duygusal zayıflığı kabul etmemesi gerektiği öğretilmişti. Bu nedenle, Ahmet duygularını bastırmış, içindeki acıyı ve hüznü görmezden gelmişti. Ancak, zamanla bu bastırılmış duygular Ahmet'in iç dünyasında biriken bir volkana dönüştü. İş hayatında sürekli başarı peşinde koşarken, aslında içsel bir boşluk hissediyordu. Başarı ona geçici bir mutluluk getiriyordu, ancak bu mutluluk hızla kayboluyordu. Ahmet, bu durumu anlamlandıramıyor ve kendini daha da fazla çalışmaya, daha fazla başarıya odaklamaya başlıyordu. Ancak, bu sürekli çalışma ve başarı arayışı Ahmet'i daha da yıpratıyordu. Fiziksel ve zihinsel olarak tükenmiş hissediyordu. Ancak, toplumun beklentileri ve kapitalist dünyanın acımasız gerçekleri ona dinlenme veya duygusal zayıflık gösterme şansı vermiyordu. Ahmet, içindeki bu depresyonu bile fark etmiyordu. Onun için sadece başarı önemliydi. Bir gün, Ahmet'in sağlığı ciddi şekilde bozuldu. Doktorlar, stres ve duygusal baskının bedenine verdiği zararın farkına vardılar. Ahmet, bu noktada gerçek bir çıkmazda olduğunu anladı. Başarıya olan takıntısı, onu kendi içinde hapsederken, duygusal zayıflığı kabul etme korkusu onu daha da yıpratıyordu. Ahmet, bu noktada bir seçim yapmak zorunda kaldı. Ya bu kısır döngüyü sürdürecekti ve sonunda tamamen çöküşe geçecekti ya da içindeki duygularıyla yüzleşecek ve gerçek bir iyileşme sürecine başlayacaktı. Ahmet, sonunda ikinci seçeneği tercih etti. Ahmet, duygusal zayıflığı kabul etmeye başladı ve içinde biriktirdiği duyguları ifade etmeye başladı. Bu süreçte, destek almak için terapiye başladı ve duygusal sağlığını önemsemeye başladı. Başarıya olan takıntısını bir kenara bıraktı ve kendi mutluluğunu önemsemeye başladı. Bu süreçte, Ahmet'in hayatı yavaş yavaş değişmeye başladı. İçsel huzurunu buldu ve başarıyı sadece maddi kazançlarla ölçmeyi bıraktı. Artık, başarı onun için daha anlamlı bir şekilde, içsel tatmin ve mutlulukla ilişkilendiriliyordu. Ahmet, bu deneyimden sonra, toplumun erkeklerden beklediği kibirli ve duygusuz rolünün yanıltıcı olduğunu anladı. Erkeklerin de duygusal zayıflıklarını kabul etmeleri ve duygusal sağlıklarını önemsemeleri gerektiğini fark etti. Sonuç olarak, Ahmet'in hikayesi, erkek kibrinin, bastırılmış duyguların ve kapitalist dünyanın baskısının insanları nasıl etkileyebileceğini gösteriyor. Ancak, Ahmet'in içsel dönüşümü, duygusal sağlığın önemini vurgulayarak, bu zorlukların üstesinden gelmenin mümkün olduğunu da gösteriyor.
Orjinal AdıThe Man Who Ate the World Yönetmen Johannes Suhm, Lena Lessing Oyuncular Johannes Suhm, Hannes Hellmann, Maja Schöne Yıl 2020 Film Kategori Film izle Ülke Almanya Film Dili Film
Filme Yorum Yaz